Kiliseye girmeden önce dışarıda, merkezin küçük bir maketi vardı. Hemen poz verdim tabiî ki…
Burası nedir bilmiyorum ama resmini çektirmek hoşuma gitti.
Bu tatlı miniklerde ilk hayranlarım…
Ve sevgili Dom Kilisesi… Önünde minicik kaldım 🙂
Yanına yaklaştıkça ihtişamı daha da büyüyordu.
Artık içeri girmenin vakti geldi. Öncelikle bu kilisenin kuralları katıydı, rahatça muhabbet edeceğim genç bir papazda bulamadım hepsi bin yaşında olduğu için çekimlerim az ve kenardan köşeden oldu. Zaten flaşsız çekim yapıyorum dedim ama yok her istediğim yeri çekemezmişim. Büktüm boynumu Calimero gibi ama yok oda tutmadı. O nedenle bunlarla yetinmek zorunda kaldım.:(
Yine enfes mimari, yine yüksek tavanlar. Bu kilisenin orta alandan çekilmiş resmi.
İlk duamı ettim ve büyük hayranlıkla bakıyorum tablolara…
Bu kat oldukça renkliydi ama flaşsız çekim olunca o enfes renklere ulaşamadım. Her alan müthiş pastel renklerle dolu olunca sadece baktım.
Ana alan ve papaz tahtı ve İncil…
Ah bir de her kilisenin olmazsa olmazı iskelet ve kum saati.
Yeterince ciddi gezdiğim yeter dedim ve kendimi koro alanında bulup kimseciklere bir serenat yaptım.
Love,
Sinem
Ve diğer resimler.(Alt katta resim çekmek yasakmış!)
2 Comments
ha ha ha bırcok poza bıttım seytanın avukatı ıyı olurdu ya keske papz falan bulup rıca etseydın
Grace: bu kilisedeki papazlar göz açtırmadı bana o yüzden teklif bile edemedim 🙁