Merhaba,
Uzun zamandır yoktum, 31 Mayıs tarihinden beri hayatımda, hayatımızda çok şey değişti, kalp ritmimiz Taksimle attı, tweetlerimiz de ne giydim postları yerine beyaz havlu asılan evler yazıldı, gözlerimiz açılır açılmaz twittera girildi, gaza ne iyi gelir en az bir eczacı kadar bilgi sahibi olduk ve daha çok şey ama en önemlisi artık yalnız olmadığımızı ve istersek DÜNYAYI DEĞİŞTİREBİLECEĞİMİZİ ÖĞRENDİK…
Bu postta kötülükler, pis söylemler, şuursuzca yapılan açıklamalar ve polis şiddeti koymak istemiyorum – o kadar çirkinler ki bakmaya değmezler çünkü- ben Gezi’ye, direnişe asıl olan taraftan bakmak istedim. Kimbilir belki bu tarafından bakılırsa onlar da görebilir ya da biraz daha hayal dünyamı genişletip anlayabileceklerini düşünüyorum.
Herşey bir ağacı korumak için başladı. Masumca, sevgi ve saygı ile polise dokunmadan sadece kitap okuyarak. Ortada BÜYÜK BİR OYUN yoktu, sadece saf bir ağaç sevgisi vardı ama işte kralın çıplak olduğu görsen bile söylemek cesaret isterdi bu ülkede…
Bazen bir böreği paylaşmaktı GEZİ,
Hiç tahmin bile edilemeyecek bir alanda koskaca bir kütüphane bulmaktı,
Anneye söylenebilecek en saf yalandı aslında,
Bazen bir filmden esinlenmek,
Bazen de bir şarkıdan,
Ya da oynanan bir bilgisayar oyunundan…
Makyaj markasının duvarına yazılacak en zekice slogandı,
Ya da SLOGAN BULAMADIM 🙂 diyecek kadar saftı,
Çareyi Drogba da aramaktı,
Ya da Haci’ye taş çıkarmaktı,
Bazen yaşıtlarının saf kızlarını tiye almaktı,
Ya da duygusallığı anlayabileneydi,
Koskoca bir milleti ÖZGÜR İRADELERİYLE sokağa dökmekti GEZİ PARKI,
Koskoca bir milletin çıkar gözetmeksizin yardım etmesini sağlamaktı,
Orada insan olmak esastı, tercihlerinin önemi yoktu,
Canı yanan birine dört bir koldan yardım etmekti,
Bazen seni bile şaşırtan bir el hareketiydi,
Ya da bir canın ne kadar değerli olduğunu bilmekti,
Bazen de kendini canını hiçe saymak,
Bazense tüm yıldızlarını hiçe sayarak tüm kapılarını açarak Hümanistliğin tarihini yazmaktı,
Sakince şidette boyun eğmemekti,
Mizahın nasıl yapılacağının dersiydi,
Defansa adam çağırmaktı,
Karnına ağrılar girene kadar gülmekti,
Yeni hobilere teşvik etmekti,
Haber yapmaya korkmaktı GEZİ,
Sonra haberi ayağına çağırmaktı,
Kibarca azarlamaktı,
Kötülüklerden çiçek çıkarmaktı,
Sanatını konuşturmaktı,
İncecik ayar nasıl verilirin ispatıydı,
Üşengeçlikten bilim adamı olmaya yaklaşmaktı,
Ya da gazı ayağına çağırmaktı 🙂
Clark’tan daha çok süpermanliği hak etmekti,
Dimdik hakkını savunmaktı,
TARAFTARINDA EN AZ SPORCU KADAR ZEKİ, ÇEVİK VE AHLAKLISI OLMAK DEMEKTİ,
Sesini istediğin her mecradan duyurabilmekti,
Tüm dünyanın sahip olacağı en iyi oyuncularından oluşan ilk onbiriydi,
Ve canı pahasına sahip olduğu bayrağı dimdik tutmaktı GEZİ,
Aslında GEZİ
Sanattı,
Kitaptı,
Kardeşlikti, Özgürlüktü, Eşitlikti,
Barıştı,
İlhamdı,
Karanfildi,
TEK BAŞINA MİLYONLAR OLMAKTI, ve öyle bir DURMAKTI Kİ BUGÜNE KADAR YAPILMIŞ VE BUGÜNDEN SONRAKİ TÜM HEYKELLERİ ANLAMSIZ KILMAKTI,
NE DEVRİM NE ŞERİAT SADECE SAYGIYDI!!!
Koskaca bir masumiyetin kayboluşuna tanıklık etmekti,
Bu uğurda verilen canları unutturmamak ve ASLA UNUTMAMAKTI,
Aslında GEZİ PARKI herkesin inanmak istediği ve taraf olmak istediği yerde serbest olması ama kör de olmamasıydı…
ÖZGÜR OLMASIYDI…
Love,
Sinem
Görseller: google, http://occupygezipics.tumblr.com, ordan burdan…
No Comments